23 research outputs found

    Belirlenemeyen seronegatif spondilartritli olguların demografik, klinik laboratuvar ve prognostik özellikleri

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.1991-2003 yıllan arasında Romatoloji polikliniğimizde izlenen 572 SpA olgusundan 199'u (% 34.7) başlangıçta bSpA olarak düşünülmüştür. Bu olgulardan 91 'i gerekli ve uygun kayıtlara sahip olduğu için değerlendirmeye alınmıştır. Olgularımızın K/E oranı 49/42, yakınma başlangıcındaki ortalama yaşlan 29.01 ± 10.8 (11-53), bize ilk başvurudaki yaş ortalamaları 32.6 ± 10.1 yıldır. Kadın olguların ilk başvurudaki yaş ortalaması 34.3 ± 8.8 iken erkek olguların 30.5 ± 11.1 yıl bulunmuştur. Romatoloji merkezine başvuru, yakınma başlangıcından ortalama 3.9 ± 3.5 yıl, merkezimizdeki izlem süresi ortalama 5.0 ± 2.7 yıl ve toplam hastalık süresi ise ortalama 8.9 ± 4.6 yıl olarak bulunmuştur. Aile öyküsü 4 (% 4.4) hastada pozitiftir. Yakınma başlangıcındaki en sık semptom bel ağrısıdır (% 75.8). Boyun ağrısı % 7.7 sıklığında bulunmuştur. Periferik eklem (diz, ayak bileği, MTF eklemler, el eklemleri, dirsek) tutuluş sıklığı % 58.3 iken aksiyal eklemlerden kalça % 39.6 ve omuz % 5.5 sıklığında tutulmuştur. En sık tutulan omurga dışı eklemler kalça (% 39.6), diz ( % 24.2) ve ayak bileği (% 22)'dir. Entesopatik yalanmalar % 42.9, göz bulgulan % 11 (üveit % 9.9 ve konjonktivit % 1.1), urogenital yalanmalar % 1.1 ve deri mukoza bulgulan % 17.6 sıklığındadır. İlk başvuruda direkt grafilerle değerlendirilen 88 olgunun 65'inde (% 73.9) sakroiliit, 6'sında osteitis kondensans ilii saptanmıştır. Sakroiliit saptanan olguların ortalama hastalık yaşlan 4.3 ± 3.6 yıl ve ortalama yaşlan 33.2 ± 10.0 yıldır. Onyedi olgunun direkt grafileri normal olarak bulunmuştur. Bu olguların ortalama hastalık yaşlan 2.7 ± 2.2 yıl ve ortalama yaşlan 25.8 ± 10.5 yıldır. Yani sayısal yaşlan ve hastalık yaşlan, grafileri pozitif olgulara göre daha küçüktür. Spondilit değerlendirilen 32 olgunun 2'sinde (% 6.3) spondilit bulgulan, entesopatik yakınmalar açısından radyolojik olarak değerlendirilen 38 olgunun 14'ünde (% 36.8) entesit bulgulan saptanmıştır. İlk başvuruda en sık yakınma olan bel ağrısı, kadınların % 83.7'sinde ve erkeklerin % 66.7'sinde bulunmuştur ve fark kadın olguların lehine istatistiksel olarak ardanındır (p0.05). Entesopati yalanması olan erkek olgulann ortalama yaşlan 21.6 ± 9.8 yıl ve kadın olguların ortalama yaşlan 28.6 ± 8.2 yıldır. Entesit radyolojik bulgulan olan erkeklerin yaş ortalaması 22.1 ± 6.5 yıl iken kadınların yaş ortalaması 37.1 ± 10.4 yıldır. Yani entesopati yakınması ve entesit radyolojik bulgulan erkeklerde kadınlara göre daha erken yaşta ortaya çıkmaktadır. Hasta tanıları ortalama 5.0 ± 2.7 yıllık izlem süresi ve 8.9 ± 4.6 yıllık hastalık süresi sonunda tekrar gözden geçirilmiştir. Bu son değerlendirmede sakroiliit yönünden değerlendirilen 88 olgunun 74'ünde (% 84.1) sakroiliit, 2'sinde (% 2.3) osteitis kondensans ilii saptanmıştır. Oniki (% 13.6) olgunun sakroiliak eklem grafisi normaldir. Bu olguların ortalama hastalık yaşı 5.8 ± 2.8 yıldır. İlk değerlendirmeye göre hastalık başlangıcından ortalama 8 yıl sonra 9 olgu daha sakroiliit geliştirmiştir ve bu olguların 4'ü başlangıçta OKİ olarak değerlendirilen olgulardır. Spondilit yönünden değerlendirilen 88 olgunun 3'ünde spondilit saptanmıştır. Sekiz yıllık hastalık süresinde hem spondilit gelişiminde hem de entesit radyolojik kamunda arüş-ilerleme saptanmamıştır. Son değerlendirmede 91 olgunun 82'si (% 90.1) hala bSpA tanısı ile izleniyorken 3 olguda (% 3.3) başlangıç yakınma ve bulguları kaybolmuştur. Remisyonda olan bu olguların ortalama izlem süresi 7 ± 2.6 yıldır. Kalan olguların 4'ünde (% 4.4) izlemde AS kliniği yerleşirken l'inde (% 1.1) RA ve l'inde (% 1.1) Enteropatik Artrit kliniği gelişmiştir. Fibromiyalji sendromu tamsı alan olgu yoktur. Bizim çalışmamızdaki sonuçlar, literatürdeki sonuçlarla genel olarak benzerdir. bSpA grubu olarak izlediğimiz bu olgularda klinik seyrin ılımlı olduğu söylenebilir. Fakat hastalığın, SpA grubu patolojiler içindeki yerini belirlemek ve klinik ve prognostik önemi konusunda kesin yargıya varmak için daha fazla ve çok olgulu çalışmalara gerek vardı

    Visceral Leishmaniasis and Hemophagocytic Lymphohistiocytosis in an Adult Patient

    No full text
    WOS: 000528257000015PubMed: 32723289Leishmaniasis is a vector borne zoonotic parasitic disease transmitted by sand flies and it can be seen in all continents except Antarctica. It is a common disease in the countries located in Mediterranean basin (Turkey, Syria, North Africa, Jordan, Italy, Iran). It may present with three clinical forms such as cutaneous, mucocutaneous visceral leishmaniasis (VL). VL is an endemic disease in the Mediterranean and Aegean regions of Turkey and it is seen sporadically in the other regions. in this report a case who is living in Izmir province with hemophagocytic lymphohistiocytosis (HLH) secondary to VL was presented. A 50-year-old woman admitted to our department with fever, weakness, sweating and fatique for about three weeks. the patient's temperature was 38.7 degrees C. Laboratory tests revealed pancytopenia with hemoglobin level of 8.91 g/dl (11.7-16.0 g/dl), platelet level 10(4) x 10(3)/mu l (150-450 x 10(3)/mu l) and leukocyte (1.35 x 10(3)/mu l (4.5-11 x 10(3)/mu l) counts. Ferritin and triglyceride levels were increased. Ferritin level was 764.4 ng/ml (13-150 x 10(3)/mu l) and triglyceride level was 232 mg/dl (< 150 mg/dl). HLH was diagnosed according to the 2004 HLH current diagnostic guidelines. After this diagnosis the patient was investigated for underlying disease such as malignancy, autoimmune diseases, medications and infectious diseases. Bone marrow aspiration showed hemophagocytosis and intracellular Leishmania amastigotes. Leishmania indirect fluorescent antibody IgG (IFAT) was positive in titre of (1/1024). in addition, in the bone marrow aspiration sample taken from the patient, the causative agent of leishmaniasis was searched by polymerase chain reaction, and it was determined that etiological agent was Leishmania infantum. the patient was evaluated as HLH secondary to VL. Liposomal amphotericin B therapy was started and in the 5th day of treatment, the patient's fever was measured as normal. There was a significant decrease in fatigue and sweating. After two months of treatment, the complaints disappeared completely and hemoglobin, leukocyte, platelet counts were found normal. HLH and VL can be fatal if they are not early diagnosed and treated. Physicians must be alert for HLH when cytopenia, uncontrolled fever, high triglyceride and high ferritin level and parasitological tests should be done for possible underlying disease. in this case report, we aimed to draw attention to the diagnosis of HLH, which is a very rare clinical presentation of leishmaniasis

    Ege Üniversitesi Hastanesi veri tabanında kayıtlı erişkin Hodgkin lenfoma olgularının epidemiyolojik ve genel sağ kalım özelliklerinin retrospektif olarak değerlendirilmesi

    No full text
    Amaç: Hodgkin lenfoma (HL) sıklığı ve mortalite oranları tüm dünyada değişkenlik göstermektedir. Bu çalışmada, HL olgularının epidemiyolojik ve genel sağ kalım analizlerinin, global sonuçlarla karşılaştırılarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Araştırma ve Uygulama Merkezi veri tabanına kayıtlı, 1992-2017 yıllarında HL tanısı alan 972 erişkin olgu retrospektif olarak değerlendirilmiş, CANREG-4 ile kaydedilen veriler SPSS’e aktarılmıştır. Bulgular: Olguların %59,9’u erkek olup, ortalama tanı yaşı 41,8 ve medyan tanı yaşı 39 idi. Olguların %94,4’ü klasik Hodgkin lenfoma (KHL) tanısı aldı. Alt tiplerine baktığımızda %42,1 nodüler sklerozan (NS)-KHL, %31,0 mikst sellüler (MS)-KHL, %5,2 lenfositten zengin (LZ)-KHL, %2,9 lenfositten fakir (LF)-KHL olarak değerlendirildi. Erkeklerde kadınlara göre anlamlı yüksekti. Noduler lenfosit predominant HL olgularının tamamı EBV negatif iken; KHL olgularının %52,7’si pozitifti (p0,0001). Ayrıca %59 lokalize, %16,4 bölgesel, %24,7 yaygın hastalık oluşturmaktaydı. Sağ kalım analizleri bilinen 971 olgunun sağkalımı 1 yıllık %92, 5 yılllık %81, 10 yıllık %70, 15 yıllık %62, 25 yıllık %43 idi. Kemik iliği lokalizasyonundan tanı alan olguların sağ kalımının kısa olduğu saptandı (p0,0001). Sonuç: HL, en sık görülen ikinci lenfoma tipi olup, erkeklerde kadınlara göre daha sık karşımıza çıkmaktadır. NSKHL en sık görülen alt tip olmakla birlikte, gelişmiş ülkelere göre biraz daha az görüldüğü, MSKHL ve LFKHL alt tiplerinin ise daha ön plana çıktığı dikkatimizi çekmektedir. Ayrıca olgularımızda EBV görülme oranları, gelişmiş ülkelere kıyaslandığında fazla olup, Asya ve Latin Amerika’ya göre daha düşüktür. Erkeklerde, kemik iliği tutulumu olanlarda ve yaygın hastalık oluşturanlarda sağ kalım daha kısa bulunmuştur. Prognostik açıdan, cinsiyet ve hastalık evresi bizim çalışmamızda da öne çıkan önemli parametreler arasında saptanmıştır.Aim: Hodgkin lymphoma (HL) shows different incidence and mortality rates all over the world. The aim of this study was to evaluate the epidemiological and overall survival analysis of HL patients and compare them with global findings. Materials and Methods: The data of HL, including 972 adult patients diagnosed within 1992-2017 and recorded at Ege University Cancer Control and Research Center by CANREG-4 program, were evaluated retrospectively with SPSS. Results: 59.9% of the patients were male; the mean age was 41.8, and the median age was 39. Of all the patients, 94.4% were diagnosed as CHL. The subtypes of CHL were evaluated as 42.1% nodular sclerosis (NS)-CHL, 31.0% mixed cellular (MC)-CHL, 5.2% lymphocyte-rich (LR)-CHL, 2.9% lymphocyte-depleted (LD)-CHL. The disease was significantly predominant in males. While EBV was negative in all nodular lymphocyte predominant Hodgkin lymphoma patients, 52.7% of CHL patients were positive with EBV (p0.0001). Also, 59% of the patients had localized, 16.4% regional, 24.7% disseminated disease. Overall survival rates for 1, 5, 10, 15, 25-year were 92%, 81%, 70%, 62%, 43% respectively. The patients those had been diagnosed with the bone marrow biopsy had been detected to have poor prognosis (p0.0001). Conclusion: In our study, HL is the second most common lymphoma type; the incidence is more common in males than females. Although among our patients NSCHL is the most common subtype of CHL, it has a bit less percentage than developed countries, MCCHL and LDCHL subtypes are also prominent in our country. Also, our EBV incidence is higher compared with developed countries but lower than in Asia and Latin America. Overall survival is found lower in patients with male gender, bone marrow involvement, and disseminated disease. Gender and stage of the disease were found to be among the most important prognostic parameters in our study

    Allogeneic Heamatopoietic Stem Cell Transplantation in Elderly Patients; Single Centre Experience

    No full text
    44th Annual Meeting of the European-Society-for-Blood-and-Marrow-Transplantation (EBMT) -- MAR 18-21, 2018 -- Lisbon, PORTUGALSahin, Fahri/0000-0001-9315-8891; Saydam, Guray/0000-0001-8646-1673WOS:000487702805006[No Abstract Available]European Soc Blood & Marrow Transplanta
    corecore